Antalya ve İlçeleri Kültür Web Tanıtım Sitesi
  Antalya Turizim
 

ANTALYA TURİZMİ NEDEN ÖNEMLİ?

 Geçen yıl 800 milyon turistin ulaşım dahil olarak 800 Milyar $’lık bir ciro oluşturduğu turizm, bugün tüm dünya ekonomilerinde gözde ve önde bir konuma sahiptir. Her ülkenin ve bölgenin kendi çapında ‘turizmimi geliştirmek için ne yapabilirim?’ konusunda kılı kırk yararak çalışması ve büyük hamleler yapması ile, global ölçekte dikkat çeken bu çekici ekonomi pastasından pay alabilmek de giderek güçleşiyor. Hızla değişen piyasa koşullarına ayak uydurabilenlerin başarı şansını artırabilecekleri bu yarışta, bilinçli ve tutarlı bir çizgiye girilmesi ‘ön koşul’ niteliğinde.  

 

Türkiye turizminin son 20 yılda yaptığı ataklar sonucunda dünya turizm liginde kritik yerlere geldiği, ancak son yıllarda yorulmuş ve yıpranmış olarak kan kaybettiği, bilinen ve herkesçe kabul edilen bir gerçek. Türkiye’nin, kaydettiği gelişme hızını elinde tutması ve bunu geleceğe dönük bir şekilde sağlıklı bir raya oturtması için alınacak tedbirler, hayati önem taşıyor. Bu durumda yapılması gereken, mevcut durumun değerlendirilmesi, zayıflıkların giderilmesi ile yeniden toparlanmak amaçlı topyekün bir ıslah çalışması için somut adımlar atılmasıdır. Fakat son 7 yıldır turizmde yaşanmakta olan duraklama ve bocalama devri boyunca, bu yöndeki tüm beklentiler sürekli olarak boşa çıkmaktadır. Ülke turizminde yapısal reformlar ve değişen şartlara uygun rasyonel politikalar yönünde ciddi planlama ve atılımlar gerekirken, Turizm Bakanlığımız hala ve hırsla değerine satılamayan ve dolamayan yatak kapasitesini artırıcı çalışmalar yapıyor. Tanıtma, pazarlama ve altyapı yetersizliği darboğazları aşılmaksızın gelişmeye devam edilmesi, yangına körükle gidilmesi ile eş anlamlıdır.

 

Ülkesel kapsamda toplam yatakların ve yabancı turistin üçte birini barındıran Antalya ise, bu konuda ciddi bir şekilde öne çıkıyor. Ayrıca, turist başına ortalama 4 gece olan Türkiye ortalaması karşısında 7 gecelemeye sahip olması, Antalya geceleme payını %60 oranına çıkartmaktadır. Bu bakımdan, 2005 yılında 14 Milyar $’lık Türkiye turizm gelirinin  geceleme payı hesabıyla (sanıldığı gibi 5 Milyar $ değil) 8 Milyar $’ını üreterek ağırlığını kanıtlamış olan Antalya’ya özel bir ihtimam gösterilmesi gerekmektedir. Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörünün vitrini olan Antalya’nın toparlanması, ülke turizminin başarısında çok kritik ve öncelikli bir konumdadır.

 

Bölgesel olarak Antalya’nın alt yörelerinde hızla gelişmiş olan turizm, turistik beldeler önde gelmek üzere çok yoğun göçe bağlı nüfus artışları baskıları ve temel altyapı hizmetlerinin eksikliği altında ezilmektedir. Turizme endeksli olarak gelişen kentler, bir yandan turizmin getirdiği dengesizlikler içinde boğulmakta, diğer yandan turizm hizmet zinciri giderek kalitesizleşmektedir. Antalya’nın içinde bulunduğu imaj erezyonu, tüm ülke turizmini doğrudan tehdit eden bir çizgiye gelmiştir. Ayrıca, ülkenin en gelişmiş yöresinin randıman kaybetmesi, doğrudan Türkiye turizminin bugününde kan kaybı ve geleceğinin ipotek altına alınması anlamına gelmektedir. Bu gidişle çok yakında ‘kirli ve ucuz’ damgasını yemek durumunda kalacak olan Antalya’nın kökten sarsılacak olan imajı, Türkiye turizmi ve geleceğini de doğrudan ve olumsuz etkileyecektir. Bugün yerel inisiyatif bu gidişi fark etmiş olmasına rağmen, kaynaksızlık ve yaptırım yetkisizliği içinde ‘eli-kolu bağlı’ olarak  kalmakta, turizmde planlama kavramı etrafında bütünleşen bir “kamu-özel kesim” ortak çalışması ihtiyacı, harekete geçirilememektedir. Bu nedenle, Antalya’ya öncülük ve örneklik gerektiren tarihi bir görev oluşmaktadır.

 

Turizmin çok sektörü özel bir şekilde bünyesinde barındıran çetrefil ve hassas bir endüstri olduğu malum. Kendine özgü olarak geliştirilen “hizmet zinciri” kavramı içinde yer alan alt sektörlerin hiç birisi tek başına ‘patron benim’ diyecek durumda değildir. İşte bu nedenle organizasyonu ve yönetimi zor olan turizmde, genel bakış açısı olarak ülke ölçeğinde turizmin mayasını tutturmak çok zordur. Zaten turizmde “ürün” niteliğindeki olayın “yöre” olması nedeniyle de, Antalya turizminin ‘bölgesel’ olarak ele alınması ve yönetilmesi gerekmektedir. Alanya, Side, Belek, Kemer ve benzeri diğer tüm alt yörelerden oluşan ‘Antalya Turizm Ürünü’nün geliştirilmesi için özel bir çaba ve örgüt tarzı gerekmekte. Bu yönde istekli olan yerel çabaların karşısına, iki temel engel çıkıyor; mali kaynak yok ve yaptırım yetkisi yok. İşte bu noktada bir “Gordion Düğümü” haline gelen turizmin sorunları da yıllardır çözümsüz kalmaktadır.

 

Bugün Antalya ihtiyacını hissetmesine rağmen, hala tek bir reyon halinde fuarlara katılamıyor ve ‘bölgesel master plan’ çalışmasını yapamıyor, eksikliği kanıtlanmış olan altyapı ihtiyaçlarını gideremiyor. Bunların talep edilmesi halinde de, Devlet’ten gelen en somut cevap; “projenizi getirdiniz de hayır mı dedik?” olmakta ve yıllar akıp gitmektedir. Bu durumda eksik kalan, yetkili ve etkili bir yerel turizm otoritesinin bölgesel turizmi düzenleyecek projeleri somut bir şekilde geliştirerek Ankara’dan “talep etmesi”dir. Yeni yaklaşım ile Dünya Turizm Örgütü tarafından son 5 yıldır şiddetle tavsiye edilen bu organizasyon tarzı, tüm dünyada hızla ve başarılı bir şekilde yaygınlaşıyor. Gerekli olan tek adım; Antalya’nın bu atılımı yaparak dersini çalışması ve “ben bugüne kadar ülke turizm gelirlerinin yarısı olan 60 Milyar $’lık dış turizm gelirini ürettim ve tıkandım, yolumu açmak için öncelikli projelerimi hayata geçirelim ve darboğazı aşalım” demesi gerekiyor. İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü kara değil mi?

 

Bunu gerçekleştirmek için gerekli ön şartlar ise, turizmin kendine özgü boyutlarına ve mekanizmasına hakim olarak, tam anlamıyla ‘bölgesel endüstri’ olarak bilinçli bir birlik ruhu ve kararlılığı ile hareket edilmesinde yatmaktadır. Bu durumda “Devlet yasa çıkarsın ve uygulayalım” şeklindeki yaklaşımın 2-3 yıl daha kaybedilmesine yol açacağından, acilen ön çalışmalara girişilerek Antalya turizminin bölgesel kalkınma atılımına geçilecek somut projeler üretilmelidir. Son 40 yıl içinde turizmden 120 Milyar $ gelir elde etmiş olan Türkiye’nin hızı kesilmediği takdirde, gelecek 15 yıl içinde bunun 3-4 katını üretmesi söz konusudur. Ülke turizminin lokomotifi olan Antalya’nın sorunlarını çözemeyen makinistin yüzü ise, kapkara olmak durumundadır.
 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol